Derin bir karanlık… Fakat bu sıradan bir karanlık değil. Sonsuz olasılıkların gizlendiği, evrenin ham maddesinden oluşan bir boşluk. Bu boşluğun tam ortasında, bir insan figürü duruyor. Etrafında süzülen ışık parçacıkları ve şeffaf enerji dalgaları, onun düşüncelerine tepki veriyor.
Birden, figürün başının etrafında altın rengi sinir ağları beliriyor. Beyninin içindeki nöronlar, parlak mavi, mor ve altın ışıklarla birbirine bağlanıyor. Kod dizileri (1’ler ve 0’lar) havada dalgalanarak yeni gerçeklikler yaratıyor. O, artık kendi zihnini programlayan bir kodlayıcı…
Ellerini kaldırıyor ve havada yüzen holografik sembollere dokunuyor. Geçmişte ona zarar veren düşünce kalıpları yok oluyor, yerine yeni ve güçlü inanç sistemleri yazılıyor. Beyninin içindeki dev ağ, ışık hızında yeniden yapılanıyor. Her bir bağlantı yeniden düzenlendikçe, figür bilincinin evrim geçirdiğini hissediyor.
Kozmik arka plan giderek mavi-yeşil bir veri akışına dönüşüyor. Zihin artık bir hapishane değil, sonsuz pot